Dur, Dinlen, Üret: Planlı Molalar

Alican Başak
3 min readFeb 23, 2025

--

Photo by Markus Winkler on Unsplash

Hepimiz o anları yaşamışızdır: Günün sonunda yapılacaklar listemiz hâlâ dolu, ama biz yorgunluktan bitap düşmüşüzdür. Peki, gerçekten üretken miydik, yoksa sadece meşgul müydük? Bu soru, sürekli bir şeyleri başarma baskısı altında sık sık aklıma takılıyor. Projeleri tamamlamak, formda kalmak, yeni bir şey öğrenmek, startup fikirleri, aileyle kaliteli zaman geçirmek, bir de üstüne seyahat etmek… Liste uzadıkça uzuyor ve ben kendimi bu bitmeyen yoğunluk döngüsünde kaybolmuş hissediyorum.

Sadece meşgul olmak yetiyor mu? Yoksa yapılacaklar listemi mi gözden geçirmeliyim, günümü baştan mı planlamalıyım? Bu sorular zihnimde dönüp duruyor. Kendimi ve iş yapış şeklimi geliştirmeye çalışırken, bir süre düşündüm, farklı yöntemler denedim ve sonunda beklenmedik ama bir o kadar basit bir çözüm buldum: planlı molalar.

Planlı Mola Nedir?

“Planlı mola” dediğimde, aklınıza sosyal medyada saatlerce gezinmek ya da dizi maratonları yapmak gelmesin. Kastettiğim, zihnimin özgürce dolaşmasına ve biraz nefes almasına izin vermek. Mesela, bir projede tıkanıp kaldığımda, kısa bir yürüyüşe çıkmak ya da sadece sessizce oturup düşüncelerimi serbest bırakmak, çoğu zaman bana yepyeni bir bakış açısı kazandırıyor. Bu molalar sadece bir ara vermekle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yaratıcı fikirler için zemin hazırlıyor.

Peki, Bu Molaları Ne Zaman Almalı?

Bu tamamen size bağlı; herkesin ritmi farklı. Ben genellikle öğle yemeğinden sonraki bir saati kendime ayırıyorum. O saat diliminde toplantı ya da başka bir aktivite planlamamaya özen gösteriyor ve bu süreyi “Kendime Zaman” olarak adlandırıyorum. Ama tabii ki, herkesin hayatı aynı değil; bir saatlik mola lüksü her zaman mümkün olmayabilir. Önemli olan, gün içinde kendinize ait bir zaman dilimi yaratmak. — bu, 15 dakikalık kısa bir ara bile olsa.

Molalarımı Nasıl Geçiriyorum?

Bu zaman diliminde ekran başında vakit harcamaktan ya da yorucu işlere dalmaktan kaçınıyorum. Genelde düşüncelerimi bir deftere karalıyor, bazen de müzik eşliğinde yavaş bir yürüyüşe çıkıyorum. Telefonumu sessize alıp iş email ve Whatsapp’ daki iş gruplarından uzak duruyorum. Bu anlar, tamamen kendime döndüğüm, adeta kişisel bir sığınak gibi hissettiren bir zaman dilimine dönüşüyor.

Suçluluk Hissini Aşmak

İlk başlarda, bu yoğun tempodan vakit ayırdığım için kendimi suçlu hissettim. Eminim birçoğunuz da aynı duyguyu biliyorsunuzdur — sürekli üretken olma ihtiyacı, o bitmeyen “daha fazlasını yapmalıyım” hissi. Ama bu suçluluğu bir kenara bırakmamız lazım. Kendimize baskı yapmak bize fayda sağlamıyor. Bunun yerine, gününüze minik bir planlı mola penceresi eklemeyi deneyin. İnanın, birkaç dakika bile olsa, bu küçük aralar zihninizi ve iş yapma şeklinizi değiştirebilir. Bu molalar tembellik değil, aksine uzun vadede daha üretken olmanızı sağlayan bir yatırım.

Bir ara, her şey üst üste gelmişti. Sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıyordum ve açıkçası kendimi biraz kaybolmuş hissediyordum. Bir gün, sırf canım sıkıldığı için, hiçbir plan yapmadan kalkıp dışarı çıktım. Öylesine yürüdüm, bir kahve aldım, bir bankta oturdum ve etrafı seyrettim. Telefonuma bakmadım, saatime bakmadım, sadece durdum. O an fark ettim ki, aslında nefes aldığımı hissetmeyeli ne kadar uzun zaman olmuş.

O günden sonra, arada bir böyle duraklamalar yapmaya başladım. Bazen beş dakika, bazen yarım saat… Ne zaman içim daralsa ya da her şey fazla gelse, bir şekilde kendime o boşluğu yaratıyorum. Garip bir şekilde, bu küçük molalar bana iyi geliyor. Sanki her şey biraz daha netleşiyor.

Belki de gerçek üretkenlik, durmaksızın koşturmak değil, stratejik molalarla zihninizi dinlendirmekten geçiyordur.

--

--

Alican Başak
Alican Başak

No responses yet